Dün akşam yine eve giderken sinirlerim gerildi. Niye mi? Yollarda kazılan çukurlardan kaçacağım diye, yağmur sonucu kazılı yerlerde oluşan havuzlara girmeyeyim diye… Delirmemek elde değil, nedir bu adamların sürekli kaldırımlarla derdi, anlamıyorum.
Devlet her sene memura zam öncesi bir ağlanır, bir yakınır, durumu yokuşa sürmek için elinden geleni ardına koymaz ama diğer taraftan da her tarafa kaldırım taşı döşenir. Madem bu kadar heba edecek paranız var, bunu niye çalışanlarınız için insanlar için kullanmazsınız da her tarafı taş yapmaya çalışırsınız? Kaldı ki kullandığınız sizin şahsi paralarınız da değil.
Ellerinde olsa evimizin içine girip döşeyecekler. İşin en ilginç yanı ise bu taşlar her sene değişir. Yeni gelen kişi hiçbir zaman bir öncekinin yaptığını beğenmez. Şunu da göz ardı etmemek lazım, maşallah bu kadar kaldırım ödeneği de hiçbir zaman bitmez zaten.
Hadi kaldırım yapmayı geçiyorum, kaldırım yapacağım diye, canım ağaçlarımızın köklerini yerlerinden oynatıyorlar ve hepsi teker teker devriliyor. Bu şekilde mi çevrecilik yapıyorsunuz siz? Bornova da Özkanlarda geçen hafta içi abartısız on beş tane ağaç bu şekilde devrildi, üşenmeden saydım, hatta fotoğraflarını bile çektik.
Yollarda arabaları park edecek yer yok, insanlar için yürüyüş yapacakları alan yok ama kocaman kocaman kaldırımlar var sanki akın akın insan seli var caddelerde.
Taş yığınından başka bir şey değil yaptıkları.
Ya göl olmuş yollara ne demeli, en ufak bir yağmurda her taraf bataklık gibi oluyor.
İzmir Türkiye’nin en Avrupai şehri diyoruz, verdiğimiz görüntülere bakın bir de.
Yazık, gerçekten çok yazık…
İyi haftalar
Semra Pınarlı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder