
Aynaya baktığınızda kendinizi beğenmiyor musunuz? Sürekli bir kusur arama durumu ve mutsuz olma durumu mu hakim?
Bu sorular sordukça bitmez. Hayat içerisinde o kadar çok şeyle harmanlanıyoruz ki bazen dengelerimizi yitirebiliyoruz. Neyin öncelikli olduğunu atlayabiliyoruz ve kendimizi anlamsız bir kaosun içerisinde bulabiliyoruz. Sürekli yakınarak kendimizi gereksiz birçok şey için yorabiliyoruz. Asıl kendi kendimize büyük haksızlık ediyoruz.
Fakat işte bir gün öyle bir an geliyor ki tokat yemişe dönüyorsunuz.
Her şey bir anda sizin anlamlandırdığınız şekilden çıkıp bambaşka bir boyut alıyor. Öncelikleriniz ve bakış açınız bir anda değişiveriyor.
Hafta sonu istenilmeyecek bir nedenden dolayı bütün Pazar günümü SSK hastanesinde geçirmek durumunda kaldım. Gördüğüm manzara karşısında kendime geldim diyebilirim. Son zamanlar da üzüldüğüm şeylerin hepsi bir bir gözümün önünden geçti. Ne kadar anlamsız ve boş geldiler. Halbuki bir saat önce öyle değillerdi, benim mide ağrısıyla uyanmama neden oluyorlardı. Oysa şimdi hepsi ne kadar boş ve basit… Kendime geldim. Üstelik de birileri sarsmadan, hayatın aslında ne derece sarsıldığını görerek.
Şimdi nasıl mı hissediyorum? Oldukça iyi ve güçlü… Önceliklerimin yerini yeniden netleştirdiğim için keyifliyim.
Komik geliyor dimi? Olur mu öyle şey diye geçiriyor olabilirsiniz içinizden? Bende size deneyin derim.
Canınızın çok sıkkın olduğu bir gün, acil servisin önüne gidin, elinize bir kahve alın ve izlemeye başlayın.
Psikopatça demeyin sakın, aksine en güzel terapi yöntemi. İnsan gözle görmeyince kendine bazı şeyleri kabul ettiremiyor. Gözünüzle görüp, içinizin çekilmesi lazım ki gerçeğe yaklaşabilesiniz…
İyi haftalar
Semra PINARLI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder