Muhteşem bir doğa harikasının içerisinde yavru ceylan gibi sektik durduk, sularla oynaştık ve artık dönme zamanı gelmişti. Hava kararmak üzereydi ve hışırtıları duyulan tek canlı da biz değildik. Diğerleri gün gözüyle dışarıya çıkmayı sevmezler, çekinir bizden garipler ama gece oldu mu ruhları değişiyor bu hayvancıkların.
Annem ile Zeynam önden ilerliyor, benim zaten atmış kafamın tası, kızmışım kendimce bir şeylere, nasıl da güzel gider şimdi şu ATW.
İşte her şey o anda başladı, sizlere uzun bir süredir yazamıyor olmamın nedeni bu satırlarda gizli.
Ne mi oldu?
Gayet basit bir şey oldu. İlk önce kendinizi ATW denilen aletle dağlardan yokuş aşağı sürat ile bırakıyorsunuz, sonra bir bakıyorsunuz karşınızda bir viraj, dönmek lazım ama o süratle direksiyona hakim olamıyorsunuz, tabii bir de panikle fren ve gazın yerini karıştırdınız mı da, kaza geliyorum demez. Bir bakmışsınız yerdesiniz.
İşte sevgili dostlar, bendeniz izninizle yaklaşık 10 gündür kıçı kırık bir şekilde yatıyorum.
Ufakken babam kızdı mı, bize en sert ifadesi “kırın poponuzu, oturun aşağıya” olurdu.
O zamanlar tabii bunu duyduk mu aksine daha çok hareketlenirdik. Gelin görün ki popo hakikatten kırıldı mı durum hiç de böyle olmuyor. Siz isteseniz de istemesiniz de oturmak zorunda kalıyorsunuz.
Neyse ki yavaş yavaş hareketlenmeye başladım ve sahalara geri döndüm. Bir daha biner misin diye sakın sormayın.
Tabi ki de bineceğim… Adrenalin ruhun gıdasıdır.
Sevgiler
Semra PINARLI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder