
Ben de kendi adıma böyle bir dönemden geçtim. İnsanın kendini bazen zorlamaması tıkandığı ve kendi halinde olmak istediği zamanlarda bir es vermesi gerektiğini düşünürüm. Bu insanı yeniler ve daha güzel bir şekilde geri dönmesini sağlar. Zorlana yazı yazmaya çalışmak hem benim ruhumu yoracak hem de kendimi size karşı saygısızca davranıyormuşum gibi hissettirecekti.
Bu zaman içerisinde neler oldu derseniz? Güzel şeyler de oldu üzücü şeyler de…
Hayat her zaman istediğimiz gibi gitmiyor ama bu bahar gününde güzellikleri değerlendirmeyi, hayatıma giren güzel şeyleri önemsemeyi ve gerekli özeni göstermeyi ilk önce kendime borç biliyorum ve hayatıma giren o güzel şeyler için teşekkür ediyorum…
Meraklandınız dimi, merak iyidir ama fazlası zarardır.
Peki, benim canım ülkemde neler oluyor? Ne olmuyor ki, siyasi durumlar karışmış her geçen gün daha çok bölünme yolunda ilerliyoruz. Pişmanlıklar yaşanıyor ama bunlara çözüm aranması gerektiği yerde sadece kuru kuru isyan sesleri yükseliyor.
Anayasa bir siyasi partinin çıkarları doğrultusunda değiştirilmeye kalkışılıyor diğer taraftan da bu parti kapatılmaya çalışılıyor. Birileri ince ince üzerimize geliyor.
Türkiye’nin en iyi yazarlarından biri, olmadık bir şekilde bir gece ansızın gözaltına alınıyor sonra da hiçbir şey olmamış gibi serbest bırakılıyor.
Üniversiteler de silahlar konuşuyor, kafa tasına kılıç dövmesi yaptıran ucuz birinin hoyrat hareketleri…
Yumurta kapıya dayandı mı her şeyin farkına varan ülkemizin bir kez daha bunu kendine ilke belleyip, eline geçebilecek en büyük fırsatlardan birini kaçırması. Expo sevdası…
Bunun yanında kan dökmeler, tecavüzler, hırsızlık, gasp, dolandırıcılık…v.s Bunlardan bahsetmiyorum bile çünkü bunlar olmadan geçen bir günümüz yok.
Amacım bu güzel bahar gününde içinizi karartmak değil. Ben de dahil hepimizin yaşadıklarını bir kez daha teyit etmek istedim.
Atladığım bir şeyler var ise onları da siz ekleyiverin.
Ve su gibi olmaya özen gösterin…
Semra PINARLI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder