7 Eylül 2009 Pazartesi

0 YAKTIN BENİ YİRMİLİK

Ah sevgili okur ah, bir haftadır deli gibi sürünüyorum. Neden mi? Başıma bela olmuş bir yirmilik diş yüzünden. Hayatımda hiç diş çektirmemiş bir insandım taa ki geçen haftaya kadar, ama sonunda ben de milli oldum. Bu yirmilik diş denilen şey ne lanet bir şeymiş de haberim yokmuş.
Zaten şunu bir türlü bünyem kabul etmiyor, ben ki şunun şurasında otuz olmama aylar kalmış, bu yirmilik dişi de nereden çıkıyor anlamadım. O kadar zaman çıkmamışsın şimdi otuz yaşıma gireceğim diye panik mi oldun? Rahat zoruna mı gitti? Bugüne kadar çıkmak için niyet bile etmemişsin şimdi mi aklına geldi bünyeyi zorlamak? Yok, yok benim aklım almıyor.
Sormayın sevgili okur, sormayın. Ben çok öfkeliyim bu yirmilik dişime, şu anda da geçti sanmayın sakın, ağzımda hala dikişlerle yaşıyorum. Hazır yeri gelmişken de sevgili doktorum Prof. Dr. Ertuğrul Sabah Bey’e de huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Sayesinde kendime gelmiş bulunmaktayım.
Gerçi halimi görseniz benim yerime ona geçmiş olsun demeyi tercih ederdiniz, açık kalp ameliyatı oldum sanki ben de ki panik ve gözyaşlarını tahmin bile edemezsiniz. Yaşayacak mıyım doktor bey? Neyse, sonunda bende malzeme oldum. Benim zayıf halkamda iğneler, yapacak bir şey yok. Hem ne var canım sayemde biraz eğlenmiş oldular.
Anladığınız kadarıyla yazarınız tek dişi kalmış canavar modeli ortalarda dolaşmaya devam ediyor.

Su Damlası ve candaş Nihan ve tabii ki Zeynom da tüm eziyetimi çekenler içerisinde. Arkadaşım oldukları için ben çok keyif alıyorum, bu durum onları ne kadar zorlasa da. Tüm eziyetimi onlar çekiyor sanırım. Wallahi insan buldu mu böyle arkadaşlar bulmalı, dişçi koltuğuna oturdun mu biri ellerinden diğeri ayaklarından tutacak. Bundan daha iyi de arkadaş tanımam. Bu böyle biline…
Eziyetim sadece dişçi koltuğunda bitmedi, tüm hafta sonu da sağ olsunlar beni eğlediler. Sonbahar geldi artık sinema sezonunu açmanın zamanı. Ben az gerildim ya bu ara biraz daha gerilelim diye “ Evde ki Düşman” adlı bir filme gittik. Film, Cuma günü vizyona girdi. Hiç beğenmedim dersem yeri var, klasik bir konu ve saçma sapan bir gerginlik yaşayıp filmden çıkıyorsunuz.
Yine yeni filmlerden “Devlet Oyunları” nı izledik bu hafta sonu. Gerçi vizyondan kısa bir süre önce kalkmış bu film ama Dvd’ sini bulabilirsiniz. Enteresan bir konusu var, sıkılmadan izleyebileceğiniz bir film.
Bu hafta ki fotoğraf alanımızda buz kayağı pistiydi sevgili okur. Nihan yine fotoğrafçılığını konuşturdu, biz de foto modelliğimizi tabiî ki …
Diğer dişlerimin de hakkından nasıl gelirim diye çaba sarf ediyorum sanırım. Ben düz yolda zor dururum, kayakla filan ne işim varsa neyse ki başımıza bir bela gelmeden çekimimizi tamamladık. Zaten yarım saatte bileklerimiz kıpırdayamaz hale geldi. Dışarıdan hem keyifli hem de kolaymış gibi görünüyor ama işin aslı hiç de öyle değil. Yarım saatte ancak nasıl pistin üstünde sabit duracağımızı öğrendik.
Bu hafta sonunu da bol hareketli bir şekilde tamamladık sevgili okur. Benden size tavsiye yirmilik dişiniz arıza yaratmadan bir röntgenini çektirip dişçinize kontrol ettirin. O sizin başınızı belaya sokmadan siz onun hakkından gelin.
İyi haftalar
Semra PINARLI

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder