sulara atacak fırsatı buldum. Bildiğiniz üzere her sene olduğu gibi bu sene de tatilimin ilk
haftası bizim aile reislerine özel geçiyor. Zaten ben de öyle bir anne var ki sevgili okur, mümkünse kendisine hayır cevabını verin. İpinizin çekildiği andır. Ve Antalya’dayım… ( bu arada Antalya, Antalya diyorum diye herkes beni Antalya’ lı sanıyor fakat ben İzmir’ liyim, buna da
huzurlarınızda bir açıklık getirmek istedim, hazır lafı açılmışken.)
İzmir çok sıcak yanıyoruz, kavruluyoruz derken, canım İzmir’ime nasıl haksızlık ettiğimi
buraya gelince çok daha iyi anlıyorum. Burası sanırım cehennemin dünya versiyonu. İkinci
derece yanıktan hepimizi acil servise alacaklar. Tamam biraz mübağalayı seviyorum ama bu sefer gerçekten abartmıyorum.
Harekat üssümüz Kemer. Bizimkiler yaklaşık beş senedir buraya konuşlanmış durumda. Burası Antalya’nın en sevdiğim ilçesidir. Onca otele rağmen hala doğa güzelliğini koruyor. Otellerin Çin setti şeklinde yapılaşması sayesinde denizi görmekte birazcık zorlanıyoruz gerçi ama yine de görmeyenlere bir Kemer seferi yapmalarını tavsiye ederim. Burada uğramaları gereken adresleri de ileri ki günlerde kendilerine vereceğim, ilk önce yazarınız bir keşfe çıksın. Ne de olsa geleli daha bir gün oldu.
Şu ana kadar gözlemlediğim tek şey ise geçen seneden bu yana azalan turist sayısı...
Kriz buraları da etkisi altına almış durumda. Aldığım duyumlara göre bir çok otel hala boşmuş, mağazaların bir çoğu kapatmış. Kemer bölgesinde iş yapamadığı için dükkana kilit vurup kaçan
esnaf sayısı da otuz beşi bulmuş. Kısacası herkes kan ağlıyor ve ne yazık ki sezon sonunda bu rakamlar daha da artacak gibi gözüküyor. Parasını alamayan mı, iş yapamadığı için borç içinde dükkana kilit vurup kaçan mı yoksa kriz bizi teğet geçiyor diye söylemlerde bulunanlar mı suçlu?
Buna buyurun, siz karar verin.
Biraz da sahil gözlemlerimden bahsetmek gerekir ise Çeşme’de ki İkoncanların aksine burada daha farklı bir sahil atmosferi var. Yine müzikler son nokta da fakat burada biraz daha herkes kendi halinde, kimsenin kimseye gösteriş yapma gibi bir arzusu yok, kaldı ki sahilleri Rus ablalarımız doldurduğu için onlar da doğal bir gösteriş var. Hepsi çok güzel diyemiyorum ama güzel olana da söylenecek bir laf bulamıyorum. Ben bile, annem beni dürtüp “bakma artık, ayıp” diyene kadar dört beş sefer tepeden tırnağa süzüyorum. Ne var canım, hem cinsim diye bakamaz mıyım, hem beyler demiyor mu ‘güzele bakmak sevaptır’ diye, bende sevaplardan nasibimi almak istiyorum.
Görünen o ki daha burada çok eğleneceğim sevgili okur, şimdilik sizleri yalnız bırakıyorum ve ben malzeme toplamaya gidiyorum.
En keyifli haberlerle yakında yine huzurunuzda olacağım. Beni okumaya devam edin.
Kemer’den sevgiler…
Semra PINARLI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder